ERZURUM'UN TARİHİ ESERLERİ - 3

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE

Anadolu'nun Selçuklu dönemine giren; avlulu, 2 katlı ,4 eyvanlı medrese tipinin en anıtsal örneğidir. Bütünüyle 38 X 48 m'lik bir alanı kaplar. Kuzey cephesine hakim taç kapısı başlı başına bir sanat ürünüdür. Taç kapıdan avluya geçilir. İnce uzun avlunun etrafı sütunlarla çevrilidir. Öğrenci odaları avlunun etrafında yer alır. Güneydeki eyvana bitişik bir kümbet vardır. Kümbet kübik bir kaide üzerine poligonal bir gövde ve konik külahtan oluşmaktadır. Portal nişi oldukça derin ve üzeri mukarnaslarla örtülmüştür. Kapıyı değişik ende palmet motifli beş silme çerçevelemiştir. Sağda ve solda iki gömme sütuncuk yer alır. Geniş silmelerden en dıştakinde bir vazocuk içerisinden çıkan stilize bir hayat ağacının kapıyı kuşattığı görülür. Taç kapının sağında ve solunda iki taraflı olmak üzere dört tane kabartma ele alınmıştır. Kalın birer silmenin çevrelediği bu panolardan sağdaki çift başlı kartal panosu tamamlamıştır. Çifte Minareli Medresede kullanılan geometrik süslemeler daha çok avludaki sütun gövdelerinde, eyvanların cephelerinde, öğrenci odalarının kapı silmelerinde görülür. Bitkisel bezeme ise, Taç kapıda, avlu sütunlarının birbirine bağlayan kemerlerin yüzlerinde ve Kümbetin içinde karşımıza çıkar. Bugün kısmen tahrip olmuş 16 oluklu frûze rengi çini kakmalı tuğla minarelerin kürsüleri dikkati çeker. Uzun yıllar medresenin 1. Alaeddin Keykubat'ın kızı Huvand (Huand) Hatun zamanında yaptırıldığı ileri sürülmüştür. Bunun için yapının bir adı da Hatuniye Medresesidir. Bu görüş eski kaynaklardan medresenin 1828 işgalinde Rusya'ya götürülmüş kitabesine dayanıyordu. Ama kaynaklar bu kitabenin medrese cephesinde mi, yoksa aynı yıllar Rusya'ya götürülen kümbetin kapısında mı yer aldığı bilinmemektedir. Kitabesi yok edildiği için Türk sanatı bilginleri medresenin 1285 - 1290 yılları arasında İlhanlılar zamanında yaptırılmış olması gerektiğini ileri sürmektedirler.